Anteppress: Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ramazan Çetin: Peygamberler şehri Şanlı Urfa’nın Birecik ilçesinde 1972 yılında doğmuşum…1981 yılında ailece Gaziantepe hicret etmiş o gün bugündür Gaziantep’teyiz. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi burada yani Gaziantep’te okuduk. Bayraktar lisesi mezunuyum. Daha sonra Harran üniversitesi ilahiyat fakültesine gitmek nasip oldu.1998 yılında da ilahiyattan mezun oldum. Bir kaç yıl diyanette çalıştıktan sonra esas mesleğim öğretmenliğe geçtik. Halen Yukarı Beylerbeyi ortaokulu Din kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olarak göreve devam ediyoruz. Üniversite yılarında “Kalbe Sevda Düşünce” isimli şiir kitabını yayımladık. Daha sonra “Yüreğin Rengiyle Yaşamak” adlı düşünce deneme kitabımızı yayımladık. Ve en son da yine düşünce kitabı “İçimiz Çölleşince Kayboldu Leyla” isimli kitabımızı yayımladık…
Anteppress: Sizce “Eğitim” nedir? Bize bir “Eğitim” tanımı yapabilir misiniz?
Ramazan Çetin: Çağu zaman tanım yapmak kavramları daraltsa da; Eğitim hayatı bütünüyle bir okul haline getirmek, insanı erdemle buluşturmak, sarsılmaz bir kimlik oluşturmak, kişiyi ahlaken, aklen, kalben ruhen, vicdanen, bedenen, fikren geliştirmek, yaşamın damarlarından özbilinç şuuruna erdirebilmek, zamanı doğru okutabilmek ve doğru okuyabilmek, din dilini sevgiden oluşturabilmek, kaderin karakterle beslendiğini bilmek ve her an diri, etkili bir görev, sorumluluk ve yaşam bilincinde olabilmektir, sevgiyle, inançla yaşamak ve yaşatmaktır. Kısaca eğitim, Allah’a kul olmaktır, insanla Allah(cc) arasındaki engelleri kaldırmak, mevlayı gönüllere sevdirmek, nazarlarda ilahi aşk muhabbetini ziyade kılabilmektir. Bilmiyorum tanım oldu mu acaba?
Anteppress: Bir “Eğitim Paradigması” oluşturacak olsanız nasıl bir değerler dizisi oluşturursunuz?
Ramazan Çetin: Din ezeli ve ebedi bir değerdir. Değer kaybolmayan cevherdir. Eğitim, karakteri inançla ve dinle terbiyedir. Kişide özdenetimi muhkem kılmayan, iradeye seçeme gücü sağlamayan, akla bilinç ve şuur vadileri açmayan, güzelliğe aşina ve aşiyan eylemeyen, hak ve hakikate ayna kılmayan hiçbir şey eğitim adına değer kazanamaz. Dolayısıyla eğitim denen şey donuklaşmış kalıplardan, sığ yanlışlardan, kör bakışlardan, manasız gidişlerden kişiyi koruduğu orandan değer kazanır. Anlamlıdır, değerlidir. Yücedir. Önemli olan bulanmadan ve bulandırmadan akabilmektir. Zaman ve mekânı doğru okutacak, din dilini oluşturacak, dilin dinini kazandıracak, bir saf berrak düşünce fikir ve aksiyon kazandıracak ilahi bir akıştır. Bilgi ve hikmetle beslenen bütün kadim kültürler, bütün kemalat ve erdemler zenginliği içinde medeniyet destanları oluşturmuş, insanı kâmil kılma üzerine yoğunlaşmıştır. Ta ki batıda bilgi ve hikmet merkezden çıkana kadar. Okumayı okutacak, bilmeyi bildirecek, öğrenmeyi öğretecek, bilgiyi irfana dönüştürecek, ilmi merkeze alacak, bilgeliği önceleyecek, bir duruş, akış bakış ve yolculuk lazımdır. Yoksa eğitim ve terbiye adına yapılanlar israf olmaktan ve israf etmekten başka bir anlam ifade etmez. İnsan kendini bildikçe rabbini tanıyacak, mevlayı tanıdıkça kendini bilecek ve varoluşun anlamını idrak edecektir.Zaten bilmek yaşamaktır, yaşamak kendimizi aşmaktır….
Anteppress: Değerlendirme ölçütlerini (DGS, YGS, LYS, KPSS vs) sağlıklı buluyor musunuz?
Ramazan Çetin: İşin özü; karakterin kemalatı, ruhun saadeti, gönlün saffeti, bedenin kuvveti, aklın ziyası, kalbin mayası, sevginin rayihasıdır. Doğru güveni sağlama, derin güzelliği gösterebilme, yanlış gidişatlardan menetme, kendini sağlam oluşturma, hayatın manasını kavrama, kalbin parolasını oluşturma, sevgi sadeliğiyle yetiştirme, berrak bakışlara sahip kılabilme olmalıdır. Bunları sağladığı ölçüde bahsedilenler bir anlam ve değer kazanır. Ölçü adını alabilir. Teknik ve teferruat ruhla ve mana ile buluşunca “Ehsen-i takvim’e yaklaştırır. Esfeli’s Safilin’den” uzaklaştırır. Gerisi malayani…
Anteppress: Bölge ve Gaziantep’in eğitim seviyesini nasıl buluyorsunuz?
Ramazan Çetin: Gaziantep ruhunun damarlarında güçlü akışı olan,.girişimin alfabesini yazacak kadar,güçlü ve güzel bir şehir.kalbini ve kabiliyetini bilgi ve sanatını mahirce usta ellerde yüceltebilmiş, kendini cihanda mahirane ifade edebilmiş yegane şehirlerden.Hızla dönen dünyanın, çık hızlı gelişen, değişen kadim karakter yapısını koruyabilecek ender şehirlerden.Yalnız dünyaya ve hayata söz söyleyebilecek, sözü olacak adamlardan mahrumiyet ve yokluk senfonisi ne yazık ki bu başarısını gölgelemektedir. Ama bunu aşabilecek kabiliyet ve kudrete de sahip olan bir ruhu vardır. Zaten ruhsuz şehirler çok dardır. o Gaziantep ki çalışkanlık pınarının gözü, iş yapma ruhunun gözü, girişimci aklın ışıltısıdır. İstikbalde bu darlık ve dermansızlık vadilerinden ve çıkmaz sokaklarından kurtulacağını düşünüyorum… Yaşayandan ümit kesilmez.
Anteppress: Eğer düşük olduğunu düşünüyorsanız çözüm öneriniz ne olur?
Ramazan Çetin: Elbette Gaziantep dünyada en hızlı gelişen, değişen dünyadaki yedi şehirden biri olmasına rağmen; bir ilim kültür, medeniyet, bilgelik, sanat irfan hikmet adına aynı şeyleri söylemek belki mümkün değildir. Bunun sebebi de paranın sıcak yüzünü, çalışmanın karşılığını peşinen alması, kalb ve kabiliyet frekansına göre kolay iş bulabilmesidir. İş böyle olunca okumak, ilim hikmet bilgelik sokakları boş kalmakta, ilim ve kemalat adına Gaziantep semaları feyiz bulutlarından, irfan sofralarından eksik kalmaktadır. Hepimiz herkes, idareciler, öğretmenler, rehberler, yol göstericiler, kanaat önderleri, din görevlileri, eğitmenler, öğretmnler, sanayiciler olarak herkese bir hisse ve pay dümektedir. Yoksa irfan lambası yere düşmektedir. Elbette burada en büyük görev ve çalışma öğretmene düşmektedir. Benim inancım o ki; yaşadığımız ülkede iki kişi çok önemlidir. Birisi din görevlileri, diğeri de öğretmenler. Bu iki kişi cemiyetin adeta kemalat ve hasenatında motor görevi görür. Ama yetişme ve yetiştirme konusunda yeterli olmayınca, ne yazık ki istenilen düzeyde irfan bahçeleri yeşermemektedir. Muallimler imanlı, irfanlı, izanlı ve vicdanlı olunca mükemmele nesiller yetişecek inşallah.
Anteppress: Bütün eğitim taraflarını (bakanlık, müdürlük, okul idaresi, öğretmen, öğrenci, veli) eğitime dâhil etmek için nasıl çalışmalar yapılmalıdır?
Ramazan Çetin: Bu konuda önemli olan şey öncelikle dert sahibi olmaktır. Dert güzel insanı, en kâmil olanı bulmaktır. Derdimiz, sevdamız, sevdamız davamız, davamız yetişmek ve yetiştirmek olacaktır. Hayatı dolu dolu yaşayacak, ruhu aydın aklı ziyalı, vicdanı uyanmış bir gelecek ancak dert olunca, samimiyet olunca olur. Zaten din de aşk şevk, muhabbet, ihlâs iman ve samimiyet değil midir? Proaktif sosyal projeler geliştirilmeli. Düşünce fikir etüdleri kurulmalı. Çağı doğru okuyacak eğitmenler ön plana çıkmalı yepyeni eser proje ve çalışması olanlara imkânlar tanınmalıdır. Çalışmalarımı seminerde bazı arkadaşlara gösterince “hocam bu kadar zamanı nasıl buluyorsunuz, nasıl çalışıyorsunuz” dediklerinde “dedim arkadaşlar olmak ve bulmak durumundayız. Başka yolu yok bu işin…” Her bölgede ciddi eğitim seminerleri yapılmalı.(yalnız şu an yapıldığı gibi değil. Daha ciddi bir şekilde)
Anteppress: Bir “Eğitim Hayali”niz var mı? Ve son olarak eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Ramazan Çetin: Eğitim hayalim bütün yeryüzünü bir mekteb yapabilmektir,. Her sokak ve caddeyi bir sınıf kılabilmektir, her an yeni bir iş oluş değişimi, gelişimi içinde olmaktır. Okuyarak, yazarak çalışarak kendimi aşarak, çağı doğru okuyarak, iz bırakmaktır. İzi doğru olanları takip etmektir, İlahi olana iz bulmaktır. Allah’ın ayetlerini “ayet” olacak bir şekilde tefekkür bahçelerinde zikretmektir Gönülleri, ilahi olanla buluşturup,aşkla zenginleştirmek, her hal ve konumda eğitim ve terbiye kanatlarını açabilmek, ders almayı ve ders vermeyi her hadisede aktif hale getirmek, beşikten mezara kadar ilimle iştigal etmek, içi kitap dolu bir eve kavuşmak, ruhumun iniltilerini Tagore gibi aktarabilmek, Epiktetos gibi aklımı hikmetle buluşturmak, Seneca gibi ruhuma özen göstermek, Konfüçyüs gibi hikmetli ve erdemli yürüyebilmek, Lao Tse gibi yol ve erdeme kavuşmak, Boudha gibi hakikate erebilmek, gönül mescidimi aşkı şevki ilahiyle doldurabilmek, Mevlana gibi dönebilmek kirlenmeden, donmadan, bulanmadan ve bulandırmadan akabilmek, Ebu’l Said Hayr gibi “gel” diyebilmek ,mecnun gibi leyla’nın yolunda olabilmek, fuzuli gibi aşkı terennüm etmek,Ferhat gibi şirin için dağları delebilmek, Hacı Bektaş-ı Veli gibi iri diri ve bir içinde olabilmek, Arthur Schopenhauer gibi düşünebilmek, William Shakespeare gibi yazıp söylemek ,ibn Arabi gibi kendimi aşkla doldurabilmek, ibn Haldun gibi cemiyeti idrak eylemek,Tarık Bin Ziyad gibi gemileri yakabilmek,Bediüzzaman gibi iman ve ixlas sahibi olabilmek olduğum gibi görünmek, göründüğüm gibi olabilmek,sadık bir mümin,müstakim bir Müslim kalabilmek, kılabilmek bütün peygamberler gibi Allaha kul olmaktır….
Anteppress: Katıldığınız için teşekkürler…
Ramazan Çetin: Eyvallah, selam ve dua ile.
“Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun!”
BAŞARILAR HOCAM……
EĞİTİM İŞİ GÖNÜL İŞİ.AŞK NERDEYSE ALLAH ORDADIR.AŞIĞIN KALBİ DAİM YARDADIR..SELAM VE DUA İLE
BİR GÖNÜLE DOKUNABİLDİYSEK NE MUTLU! YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER…
DEĞERLİ HOCAM SİZE BAŞARILAR DİLER,YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM…
SELAM SEVGİLİ KARDEŞ.BU NAZİK YORUMUNUZDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDER SİZE DERİN DÜŞÜNCELİ SAYGIN BİR HAYAT DİLERİM…
SELAM SEVGİLİ KARDEŞ.BU NAZİK YORUMUZUNDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDER SİZE DERİN DÜŞÜNCELİ SAYGIN BİR HAYAT DİLERİM…
Selam ve saygıyla Ramazan hocam Allah başarılarınızın devamını kolay eylesin.çok takdirle yazılarınızı takip ediyorum.Allahım bizide sizin yolunuz da hakkıyla gidenlerden eylesin.Başarılarınız devamı ile……Allah a emanet olun.
Ramazan hocam yüreğinize sağlık Allah razı olsun
Değerli yazar! Az da olsa özgeçmişinize yönelik vermiş olduğunuz bilgiler ile engin ufuklara yelken açan söz ve söylemleriniz, bizde size karşı ‘Siz bu işin erbabasınız.’ söylemini peyda buluyor. Bundan sonraki yazılarınızı merakla bekliyoruz…
hocamızın eğitime bir gönül eri olarak baktığını görmek, bizi geleceğe dair umutlandırdı.. müfredattan mevzuattan sıyrılmış, kalpleri dinleyen taze kalplere köklü çınarlar için tohum eken muallimlerin olması sanıyorum gittikçe köklerinden kopan nesle oksijen sunacaktır… ufka ışık niteliğinde bir söyleyişi olmuş..
Allah razı olsun..
vesselam…