ANTEP PRESS – Söyleşi / Zümrüt Çavdar
Okuyucularımız sizi İslâhiye Kaymakamı olarak tanıyor ve çalışmalarınızı yakından izliyor. Ancak hakkınızda çok fazla bir şey bilmiyorlar. İsterseniz ilkin sizi tanıyalım. Bize kısaca kendinizden söz eder misiniz?
1968 yılında Samsun Alaçam’da doğdum. İlk ve orta öğretimi Alaçam’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesini bitirdim. Siirt Pervari’de, Trabzon Tonya’da, Bolu Göynük’de, Elazığ Kovancılar’da Kaymakamlık, Çankırı’da Vali Yardımcılığı, ardından İzmir Kınık’da Kaymakamlık yaptım ve akabinde İslâhiye kaymakamlığına atandım. Evliyim, eşim sınıf öğretmeni.
İSLÂHİYE OLMASI GEREKEN YERDE DEĞİL
İslâhiye ile ilgili düşüncelerinizi öğrenmek istesek… İslâhiye’yi nasıl buldunuz?
İslahiye güzel. Tarıma dayalı bir ekonomisi var. Tabi sorunları da olan bir ilçe. Antep’in ikinci büyük ilçesi. Daha büyük daha gelişmiş olabilirdi. Şu anda olması gereken konumunda olduğuna ben inanmıyorum. Daha iyi bir yerlerde olabilir. İnşallah hep beraber gayret göstereceğiz İslâhiye’yi daha iyi yerlere getireceğiz. Biraz sosyal standardı düşük. Bunu yükseltmeye uğraşıyoruz.
Özellikle eğitime yönelik çok büyük hamlelerimiz var. Eğitimde kısa vadede sonuç alamayacağımızdan üç dört sene sonra eğitimde de çok güzel sonuçlar alacağımızı düşünüyorum. İslâhiye tarıma dayalı bir ilçe, ancak tarımda hala geleneksel yöntemler kullanılıyor. Modern tarım araçlarını tarım sektörüne sokmamız gerekiyor. Bu konuda girişimlerimiz var. Çiftçilerimizi eğitiyoruz. Tarım makineleri ithal ediyoruz ve örnek tarım alanları oluşturuyoruz. İnşallah teknolojiyi kullanarak tarım alanlarında daha yüksek verim alacağız. Özellikle kılavuzlu barajından gelecek su bizim ovamızın ekonomik değerini daha da artıracak; tarımsal faaliyetlerimizi daha da artıracak. Aynı şekilde, nasip olursa biberciliği de geliştireceğiz. Bilindiği gibi Türkiye’nin en güzel biberi burada yetişiyor. Türkiye’de üretilen biberlerin yüzde 70 i bizim havzamızda üretiliyor. Maraş ili biberi her ne kadar kendisi sahiplense de biberin memleketi İslâhiye’dir. Maraş’ta üretilen biberin dört beş katı daha fazla biberi burada üretiyoruz. İslâhiyeliler vaktiyle bu işin peşine düşmedikleri için Maraş biberi isim yapmış; ama biberin asıl memleketi bizim memleketimiz. Hakeza Altınüzüm bölgesinde üzüm var. Ama üzüm de yeterince tanıtılmamış. Son yıllarda üzümde pazar sıkıntısı olmaya başladı. Biz üzümcülüğü de geliştireceğiz. Bu gibi faaliyetlerimiz devam ediyor. İslâhiye olması gereken yerde değil. Daha ileri yerlerde olmalıydı.
İslâhiye halkı ile ilişkileriniz nasıl? Sağlıklı bir iletişim kurabiliyor musunuz?
İslahiye halkıyla hiçbir sorunum yok. İlişkilerim gayet güzel. Hepsini sevdim. Her kesimden vatandaşımızla diyalog halindeyiz. Ekonomik durumu düşük olandan yüksek olana kadar, okumuşundan okumamışına kadar köylerimizin en ücra köşelerine kadar gidiyoruz. Vatandaşla hiçbir sorunum yok. İlişkilerimiz çok güzel. Ve daha da geliştireceğiz bu ilişkileri.
Bir kaymakam olarak baktığınızda İslâhiye’de görev yapmanın avantajları ve dezavantajları hakkında neler söylemek istersiniz?
Evet, İslâhiye’de görev yapmanın avantajları da dezavantajları da var. Avantajları olarak, bir şeyler yapabilmek için uygun bir ortam var. Emek verdiğinizde, gayret gösterdiğinizde sonucunu hemen görebilirsiniz. Dezavantajı da önceki yıllarda ilçede bazı ufak tefek sorunlar olmuş, gerek idareyle gerek halkın kendi seçtikleri siyasilerle aralarında bazı küçük sorunlar olmuş. Bunları bertaraf etmenin peşindeyiz. Dezavantaj olarak gördüğüm tek şey bu. Başka bir şey yok. Ama bunu da bertaraf edeceğiz zamanla.
TARIMDA İLERİ TEKNOLOJİYİ UYGULAMAK ZORUNDAYIZ
İslâhiye’nin sorunlarından oluşan bir liste hazırlasanız, en başa neyi yazarsınız?

Sizce İslâhiye’nin temel sorunları neler? Bunları aşmak için neler yapıyorsunuz?
Eğitimin üzerinde duracağız. Halen taşımalı eğitim var bu ilçede. Geçen yıl 670 öğrenci taşınırken bu sene 1200 öğrenciyi taşımayı planladık. 3 sınıf bir arada birleştirilmiş sınıflarımız var. Köylerimizde 5 sınıf bir arada tek öğretmenle eğitim gören okullarımız var. Bana göre çağ dışı bir durum bu. Bunu kaldırmamız lazım acilen. Ama taşımayla çözeriz bu sorunu, ama mahalle 8 yıllık ilköğretim taşıma merkezleri yaparız… Ama bunu bizim aşmamız gerekiyor. Eğitimde bir darboğaz halindeyiz. Uğraşıyoruz üzerinde duruyoruz. Velilerden çocuklarını okutmalarını talep ediyoruz. Taşıma yöntemleri kullanıyoruz. Bir defa, tarımda her ne kadar vatandaş ovayı ekip biçse de yeterli teknolojiyi kullanmıyor. Bu, bir sorun. Teknolojiyi yaygınlaştıracağız. Çiftçiyi bilinçlendireceğiz. Eğiteceğiz.
HUZURU SAĞLARSAM KENDİMİ BAŞARILI GÖRÜRÜM
Buradan ayrılırken, neleri değiştirirseniz kendinizi başarılı bir kaymakam olarak görürsünüz?

Son olarak kişisel bir soru sorsak… İzleyebildiğimiz kadarıyla çok yoğun bir tempo içerisindesiniz. Bunca yoğunluk içerisinde okumaya zaman bulabiliyor musunuz? Okumayla aranız nasıl?
Kitap okumayı çok severim. Günde en az 10 sayfa kitap okurum. Mutlaka akşam eve gidince yatacağım vakit elime kitabımı alırım. Asgari 10 sayfadan aşağı kitap okumuyorum. Ve herkese kitap okumayı tavsiye ederim. Özellikle öğrencilerimize. Halkıma da tavsiye ederim; ama biz toplum olarak okumaya meraklı değiliz. Sadece görmeye çalışıyoruz. Televizyon izliyoruz. Bu televizyon bizi mahvetti. Televizona bir sınırlama gelmeli artık evlerde. Toplumumuzda şu an televizyon hastalığı çıktı. Herkes onu seyrediyor. Çok kötü bir durum. Ben şahsen okumayı seviyorum. Öğrencileri teşvik ediyorum. Köy okullarına gittiğimde onlara kitap dağıtıyorum. Hepimiz okumalıyız. Asıl sorun, okuyan bir millet olmamamız.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.